-
1 keep aloof
uzak durmak -
2 stay away from
uzak durmak? -
3 keep aloof
uzak durmak -
4 stay away from
uzak durmak? -
5 keep aloof
uzak durmak -
6 keep away
uzak durmak, yaklaşmamak, sokulmamak, uzak tutmak* * *uzak tut* * *(to (cause to) remain at a distance: Keep away - it's dangerous!) uzakta durmak, yaklaşmamak -
7 keep off
uzak tutmak, yaklaştırmamak, uzak durmak, yaklaşmamak, dokunmamak, yağmamak* * *yaklaştırma* * *1) (to stay away: There are notices round the bomb warning people to keep off; The rain kept off and we had sunshine for the wedding.) uzak durmak, yanaşmamak2) (to prevent from getting to or on to (something): This umbrella isn't pretty, but it keeps off the rain.) uzakta tutmak, yanaştırmamak -
8 keep out of
uzak durmak, yaklaşmamak* * *(not to become involved in: Do try to keep out of trouble!) karışmamak, uzak durmak -
9 keep out
uzak tutmak, dışarıda tutmak, içeri almamak, uzak durmak, yaklaşmamak, girmemek* * *dışarda tut* * *(not to (allow to) enter: The notice at the building site said `Keep out!'; This coat keeps out the wind.) içeri bırakmamak -
10 stand off
uzak durmak, razı olmamak, denize açılmak, geçici olarak uzaklaştırmak, ücretsiz izin vermek, uzak tutmak, yaklaştırmamak* * *algılama -
11 keep away
uzak durmak; uzak tutmak -
12 give a wide berth to
uzak durmak, yanına sokulmamak -
13 give a wide berth to
uzak durmak, yanına sokulmamak -
14 abstain
uzak durmak, kaçinmak, çekinmek -
15 eschew
uzak durmak, sakinmak -
16 держаться
tutunmak,tutmak; dayanmak; durmak; davranmak; ayakta durmak; bağlı kalmak* * *1) tutunmak; tutmakдержа́ться за пери́ла — korkuluğa tutunmak
держа́ться (руко́й) за се́рдце — eliyle kalbini tutmak
на пла́стике кра́ска не де́ржится — plastik, boya tutmaz
де́ржится? (о гвозде и т. п.) — tuttu mu?
2) dayanmakмост де́ржится на быка́х — köprü ayaklar üstüne dayanır
3) врз durmakдержа́ться пря́мо — dik durmak
уве́ренно держа́ться в седле́ — at üstünde güvenli durmak
держа́ться (по)да́льше от кого-чего-л. — uzak durmak
4) ( вести себя) davranmakдержа́ться про́сто — hali tavrı sade olmak
он держа́лся уве́ренно — kendinden emin hali vardı
дом ещё де́ржится — ev halâ ayakta duruyor
держа́ться благодаря́ по́мощи извне́ — dışarıdan aldığı yardım sayesinde ayakta durmak
6) ( не сдаваться) dayanmakдержи́сь сто́йко! — sıkı dur!
7) bağlı kalmakдержа́ться пре́жнего мне́ния — eski fikrine bağlı kalmak
••весь дом держа́лся на нём — evin direği oydu
он кре́пко держа́лся за свою́ зе́млю — toprağına dört elle sarılmıştı
у него́ де́ньги (до́лго) не де́ржатся — para onda durmaz
-
17 abstain
v. kaçınmak, sakınmak, çekimser olmak; içkiden uzak durmak* * *sakın* * *[əb'stein]((often with from) not to do, take etc: He abstained (from voting in the election); He abstained from alcohol.) çekimser kalmak, kaçmak, uzak durmak -
18 shun
interj. dikkat, hazırol————————v. sakınmak, uzak durmak, kaçınmak, çekinmek* * *sakın* * *past tense, past participle - shunned; verb(to avoid or keep away from.) sakınmak, uzak durmak -
19 ihtirâz
arapça احتراز kaçınma, çekinme, uzak durma, geri durma. ihtirâz etmek kaçınmak, çekinmek, uzak durmak, geri durmak. -
20 keep one's distance
mesafeli olmak, samimi olmamak, soğuk davranmak, uzak durmak* * *(to stay quite far away: The deer did not trust us and kept their distance.) uzakta durmak, arada mesafe bırakmak
См. также в других словарях:
uzak durmak — yaklaşmamak, karışmamak Çocuklar ilk günü senden uzak durmuşlardı, nasıl bir kişi olduğunu kestiremiyorlardı. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzak — sf., ğı 1) Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu. P. Safa 2) Arada çok zaman bulunan Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez. 3) Eli, gücü veya hükmü yetişmez O böyle işlerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alarga durmak — argo uzak durmak, karışmak istememek, ilgisiz davranmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğuk durmak — ilgisiz, sevimsiz davranmak Suat ilgilerine heyecanla karşılık vermiyor, biraz uzak ve soğuk duruyordu. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtirâz — (A.) [ زاﺮﺘﺣا ] kaçınma, çekinme, uzak durma, geri durma. ♦ ihtirâz etmek kaçınmak, çekinmek, uzak durmak, geri durmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ibâ' — (A.) [ ءﺎﺑا ] çekinme, uzak durma, kaçınma. ♦ ibâ etmek çekinmek, uzak durmak, kaçınmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ictinâb — (A.) [ بﺎﻨﺘﺝا ] kaçınma, uzak durma, çekinme. ♦ ictinâb etmek kaçınmak, uzak durmak, çekinmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
sakınmak — i, den 1) Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş. H. Taner 2) Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
etliye sütlüye karışmamak — toplum içindeki çeşitli hareketlerden uzak durmak, hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavır almak (veya takınmak veya koymak) — (birine karşı) mesafeli davranmak, uzak durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alarga gitmek — argo uzak durmak Kâmuran ı erkekten sayarak biraz alarga gidiyorlardı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük